12 Haziran 2011 Pazar

antalya-kuşadası arası gelgit sezon 1. final

okulum kapanalı 8 gün oldu. iyi mi kötü mü bilemiyorum ama kuşadasında iken antalyadaki düzenimi özleyeceğim bir kesin. çok başarılı bir yıl olmadı benim için çalışmadım çünkü. geçen seneler aklıma gelince lys ye ygs ye nasıl çalışmışım ben diyorum gerçekten hayret verici. farklı olan hiçbirşey yoktu yada cezbedecek hiçbirşey.. ama buna rağmen çalışmadım ve 5 ders bıraktım bakalım daha ilk yıldan tökezledik :D ama eninde sonunda bitecek diye birşey var buda benim dayanağım işte.
kendi evim ailem gibiside yok yalnızç bu ortamı da özledim hemde çok (günlerin sıkıcılığı dışında). 2 hafta sonra kuzenim gelecek güzel planlarımız va istanbul gibi.. yaz mevsimlerinde kurduğumuz dostluklarla birlikte geçireceğimiz bir plan bu hani olabilitesi varsa olur henüz taslak. bu sene diğer yıllardan farklı çünkü hepimiz aileden koptuk artık onlara bağlı değiliz yapmamız gereken bir çok iş ve sorumluluklar var vakitler uymuyor ama bir şekilde uydurmak için çabalıyoruz. inşallah bu sene de birlikteyiz.
ha unutmadan herkesin oyu da hayırlı olsun bakalım :) iyi tatiller.

20 Şubat 2011 Pazar

yurt arkadaşları

başlıkta da olduğu gibi kişiler özel kişilerle yaşananlarda özel.
açtık karnımızı doyurmalıydık ama gece yağmurlu ve fırtınalıydı. yağmura inat okulun arka kapısına doğru maceralı bi yolculuğa çıktık ve sona vardık ama kapı kilitli ve önümüzde kocamaaaaaan tel örgüler vardı. peki bunlar bizi yıldırır mı?? tabikide hayır bir maymun misali telleri geçti, tabi küçük kazalar da olmadı değil (bkz: pantolon yırtılması) sonunda küçük alışveriş merkezimize varmıştık. tıkıntılarımızı aldık ve yurt yoluna koyulduk. artık ayaklarımızı yere basınca vırç vırç sular çıktığını hissedebiliyorduk. hepimiz zatürre olacağımızdan kesinlikle emindik. çünkü donumuza kadar ıslanmıştııııııaaaaak!! ıslak giysileri çıkarıp kuru giysileri giymenin hazzı çok büyüktü sıcacıktı bu hazla karnımızı doyuracağımız soframızı hazırladık mide fesadı geçirene kadar da yedik. sonra herkes kendi çapında takılmaya başladı. biz korku filmi izlemekte karar kıldık (bi donumuza işemediğimiz kalmıştı zaten). ama kültür mantarları şafak ve sıla kitap okumayı tercih ettiler.
filmi izlerken ben korkunç sahnelere bir su şişesinin arkasında bakmayı tercih ettim çünkü her ani çıkış ömrümden bir yıl götürmeye değer. yavrum filiz gözleri faltaşı gibi açık izliyordu filmi ama o çıkışlar onu tüketti güya gece birlikte yatacaktık ama filizciğim sızdı sonrasında.
sıla yeni bir kitap verdi ona başladım ''Şizofreni Yalnız Oynanmaz''. aşırı depresif kızdan kazık yiyen bir erkeğin cümlelerini barındırıyor.  e sıladanda başka birşey beklemezdim. uykum gelince elime alıyorum sonrasında sızıyorum işte.

13 Şubat 2011 Pazar

yolculuk

sabah garip bir şekilde uyandırıldık. çünkü bugün can ve bahadırların tatilinin bittiği gündü bu buluşmadaki son kahvaltımızı yaptık sonrası evli evine köylü köyüne. çok güzeldi hepsine bu iki güzel gün için teşekkür ederim :)
artık antalyaya dönüş vakti geli sanırsam günler çok çabuk geçiyor umarım önüme koyduğum hedefte de günler bu kadar çabuk geçerde pes etmem. her neyse bu gece 9 da otobüsüm kalkıyor dünyanın nimetlerinden yararlanmak için sadece 2 saatim kaldı :)
unutmadan yarın 14 şubat. şimdi ben böyle deyince bu günü çok önemsiyormuşum gibi gözüktüm. ama yok öyle birşey hani klasik bi laf vardır ya " insan aşkını bir güne sığdırmamalı" ne bileyim doğru aslında. ayrıca erkek arkidişimle uzaklardayız dolayısıyla bu günün bizim içinde pek önemi kalmıyor, anca arar da deriz ki "cici bici sevgililer günün kutlu olsun sevgilim" yeter de artar bile.
bugün bir değişiklik yapmak istedim bu değişiklik genel olarak kökünün bende olduğu saçımda belirti gösteriyor. son zamanlar zenci şarkıcı rihannaya pek bi özenir oldum hadi dedim saçı birde böyle görelim dedim ve kendimi kuaförün ellerine verdim. ama kadın saçımla savaş yaptı neden bilmiyorum çok hırçındı :s karşıma çıkan her aynaya bakım artık saçımı benimsemeye çalışıyorum ne yapalım uzayana kadar katlanaacağız artık.

12 Şubat 2011 Cumartesi

sucuk

bilemedim ne başlık koyacağımı insan ilk blog yazısını yazarken biraz saçmalayabilir bence bu gayet normal. her neyse bugün 3 günlük aksaray ziyaretimin 2. günü. mükemmeldi karı gördüm daha ne olsun. sürekli ege ve akdeniz sularında dolaşmaktan karın o göz kamaştırıcı beyazlığını unutmuşuz. avuçladım dolu dolu kardan adamın göbeğine göbeğine yapıştırdım o top top karları. kardan adamımın tadına da baktım çok soğuktu. ve tadına doyum olmaz sucuk partimiz... yedik ve kaçtık 2. ekmeğide alırdı midem ama demedim sayılıydı :D fitness a da yazılmıştım 3 gündür yalan ettik orası ayrı.
bu blog aslında garip ama güzel. bizim küçüklüğümüzde günlük vardı anadan babadan en yakın arkadaştan gizli tuttuğumuz ama yediğimiz her bi haltı herkesin duymasına çok meraklıymışız ki insan oğlu olaraktan blogu çıkarmışız ortaya. e ne diyelim hayırlı olsun vatana millete. iyi geceler.